top of page

Gelin Gok

               Gelin Gok oyunu kurak geçen kış günlerinde yağmur yağsın diye oynanılan bir oyundur. Hoş görü ve rahmetin olduğunu vurgulamak amaçlı köy çocukları ellerinde bir kova ve bir tabak ile evlerden bulgur ve yağ toplarlar. Toplanan bulgur ve yağ ile pilav yapılır ve köy çocuklarına ikram edilir. Oyun ilk önce köy çocukları kendi aralarında “Akşam gelin gok” oynayalım mı? Diye kararlaştırılır.  Toplanan bulgur ve yağ ile akşam kimin evinde pilav yapılacağı kararlaştırılır  “akşam falanca kişinin evinde pilav pişirilecek” diye köy çocukları birbirlerine haber verir. Akşam karanlık olduktan sonra, köy çocukları köy meydanında toplanır, boş bir kova ve bir tabak ile köyün tüm kapılarını çalarak şu tekerlemeyi söylerler;

           

            Gelin Gok,

            Gelin Gok,

            Bulguru bulduk yağı yok,

            Verenin oğlu olsun,

            Vermeyenin kızı olsun.

 

            Diye tüm köylünün kapıları çalınır. Bazı evler bulgur verir bazı evler ise yağ verir. Vermeyen ev olursa çocuklar o evi cezalandırmak için ellerindeki sopalarla o evin damındaki çörtenlerini düşürürler ki eğer yağmur yağarsa damları aksın diye cezalandırırlar. Bu şekilde kova ve tabak doluncaya kadar tüm köy dolaşılır. Kova dolduktan sonra köy camiinin başına kuşlar yesin ve köye bereket gelsin diye iki pençe bulgur saçılır ve hep birlikte önceden belirlenen eve gidilir. Ev halkı çocukların gelmesini bekler ve pilav pişirilir sofra kurulur çocuklar dua eder, yemeğe başlamadan önce pilavdan bir kaç kaşık pilavı pişiren evin damına saçılır kuşlar yesin ki eve bereket gelsin. Durumu iyi olan ev sahibi duruma göre pilavın yanında horoz keser salata yâda yahni yaparak çocuklara ziyafet çeker. Yemek yenir çaylar içilir dualar edilir. Bu şekilde oyun biter. Bazen çocukların iyi niyetinden midir?  Yağmur, ertesi gün veya iki gün sonra yağar. Bazense oyun oynanırken yağmur yağdığı bile olur.

Beş Taş (Hala)

             Kış günlerinde çocuklar ve bazen yetişkinlerinde arasında oynanan bu oyun 5 tane yuvarlak taş ile tek elle oynanır. Bir taşı sürekli yukarı atıp diğer taşları ilk önce bir-bir, sonra iki-iki, sonra üçtaş, daha sonra dört taş birlikte tek elle tutulur. İkinci aşama beş taş eller üzerine konur taşları yukarı atıp beşini birlikte yere düşürmeden tek elle tutulmalıdır. Taşlardan biri yere düşerse el iptal olur ve sıra diğer oyuncuya gelir

Göz Bağlambaç

             Bu oyun Türkiye Türkçesi ile kör ebedir. Oyun en çok kış geceleri evlerde oynanır. Bir kişi ebe seçilir onun gözü bağlanır. Diğer kişiler de çeşitli sesler çıkararak yerlerini belli ederler. Gözü bağlı olan kişi bunlardan birini yakalamaya çalışır, kim yakalanırsa gözü bağlanmak üzere o ebe olur. Bu oyuna göz bağlambaç denir

Cura (Çukur)

              Cura (çukur anlamına gelir ) oyun altı-yedi kişi ile oynanır. Altı yedi adet küçük top sığacak şekilde yere çukurlar açılır. Çukurların etrafı taşlarla çevrilir. Her çukur için on adet küçük taş toparlanır ve oyuna ebe seçilir. Ebe seçilen kişi topu eli ile hafif rampadan çukurlara doğru bırakır. Top kimin çukuruna girerse o kişi topu eline alır yere vurur ve Stop diye bağırır ama o zamana kadar diğer çocuklar çoktan oradan uzaklaşmış olur. Stop denildiği zaman tüm çocuklar hareketsiz bir şekilde durur. O kişi gözüne kestirdiği kişiyi topla vurmaya çalışır top kime değerse onun çukuruna bir adet küçük taş konur. Vuramazsa kendi çukuruna bir adet taş koyar. Böylece kimin çukuruna 10 adet küçük taş birikirse oyun biter ve o kişi cezalandırılmak üzere başını duvara yaslar ve her çocuk 10’ar top sırtına sırtına vurarak cezalandırılır.

Parmak Sayma

               Genellikle çocukları susturmak ve oynamak için parmak sayma tekerlemesi avuç içi gösterilerek sayılır. Sırasıyla çocukların parmakları şu tekerleme ile sayılır;

           

               Baş Parmak

               Badıla Parmak

               Orta Hacı

               Gül Ağacı

               Hanı Bizim Minmin Bacı.

 

               Sırasıyla tüm çocukların parmakları sayılır, böylece çocuklar gürültü yapmak yerine eğlenceli bir şekilde parmaklarını saydırır.

Çocuk Oyunları

           Çocuk oyunları, bir toplumun en önemli kültür miraslarından biridir. Suriye Türkmenlerinde çocuk oyunlarını, genellikle çocukların oynadığı gibi bazen yetişkinlerin de eşlik ettiği oyunlar vardır. Bazı oyunlar açık alanda oynanırken, diğerleri ev ve köy odalarında oynanabilir. Pek çok oyun yıllar öncesinden 2000'li yılara kadar ulaşmıştır. Özellikle günümüzde unutulmaya yüz tutmuş olan İp İp İlmeden oyunu yüzlerce yıldır aynı kalmışken diğerleri zaman içerisinde değişiklik geçirmiş, farklı kurallarla oynanmaya başlamıştır.

İp İp İlmeden

           Özellikle kış günlerinde gece gezmelerine gidildiğinde sobanın yanında ip ip ilmeden oyunu oynanır. 6-7 kişiyle oynanan bu oyunda çocuklar daire şeklinde oturdukları yerde ayaklarını uzatarak oyuna kimin ebelik edeceğini seçer. Ebe seçimi şu tekerlemeyle yapılır;

 

          Allan pullan

          Dedi çullan

          Şemsi guttey

          Kiraz yapma

          Mendil dikme

          Acı kelek tatlı kelek

          Peynir pis karpuz.

 

           Bu tekerleme ile ebe seçilir ve herkes ayaklarını ortada birleştirir ve oyunun ebesi şu tekerlemeyi heceleyerek her ayağa eli ile dokunur oyunun tekerlemesi her bittiğinde son kelime “Çember Dayak” kimin ayağında biter ise, o kişinin ayağı çimdiklenir ve o ayak toplanır. Oyun şu tekerleme ile başlar;

 

           İp İp ilmeden,

           Delme sülük delmeden,

           Yer göz Opalak,

           Emmim oğlu topalak,

           Girdim seyran içine,

           Seyran içi gül bazar,

           İçinde tilki gezer,

           Tilki beni korkuttu,

           Kuyruğunu sarkıttı,

           Ali bayın atı var,

           Kara zurna g.tü? var,

           Çek ayak çember dayak.

 

Bu şekilde ayaklar bitinceye kadar ayak saymaya devam edilir.

Yüssük

               “Yüssük, diğer anlamda yüzük, genellikle yetişkinler tarafından oynanan bu oyun kış günlerinde köy odaları ve evlerde oynanır, oyuna başlamadan önce yedi adet fincan yuvarlak bir tepsiye dizilir, odada bulunanlar iki guruba ayrılır. Oyuna başlamada öncelik sırası yoktur. Çünkü kazanmak için sırasıyla iki oyun oynanır. Guruplardan biri tepsiyi alır ve arkası dönük vaziyette fincanları tepsi üzerine dizer ve fincanlardan birinin altına bir yüzük saklar. Diğer gurup bunu bulmaya çalışır. Karşı tarafın altında yüzük saklı fincanı bulmak için bir tahmin hakkı vardır. Eğer seçtikleri fincanın altında yüzük bulunursa kazanmış sayılırlar. Bulmazlarsa sıra diğer guruba geçer. Oyunda kazanan guruba, utuzanlar (yenilenler) genellikle mevsimine göre meyve yahut çerez gibi şeyler ısmarlarlar. Bu oyunda büyüklerin yanında çocuklarda yer alır”.

Aşşık

              Aşşık oyunu açık ve kapalı alanlarda oynanır. En az iki kişiyle oynanır, oyuncu sınırlaması yoktur. Aşşık sayısı oynayan oyuncu sayısına göre değişir. Oyundaki karakterler iki kısma ayrılır, biri atıcı diğerleri ise seyircidir. Atıcının aşşığı atmasıyla oyun başlar. Oyuncuların birisinin atıcı olacağına karar verildikten sonra, diğer oyuncular sırasıyla aşşıklarını yaklaşık bir metre uzaklığa düzerler, atıcı oyuncu gelir teker teker dizili olan aşşıklara aşşık atar. Oyunun başında nesine oynandığı kararlaştırılır ve oyun sonunda anlaşılan şey yerine getirilir.  Aşşık oyununda temel anlayış, her kişinin aşşığına aşşık atmaktır. Eğer aşşıklar, bir tarafı çukur bir tarafı düz gelirse zırt olur veya her iki tarafı düz gelirse zırt olur yâda aşşığın iki tarafı çukur gelirse çift olur veya yanlığına ikisi de çukur gelirse iki çift olur. Aşşık oyununda bir taraf kaybedecek diğer taraf ise kazanacaktır. Eğer zırt gelirse aşşığı atan kaybeder, kaybedilen şey çoğu zaman aşşığın kendisi olur. Fakat yetişkinlerde oynamaya devam ettikleri için onlar para yâda çerezine oynarlar ve kazanılan ya da kaybedilen şey, eğer çift gelirse aşşığı atan kişi kazanır. Ayrıca çok az da olsa iki çift geldiği durumlar da olur. Bu şekilde gelirse atıcı, iki katı yani iki misli kazanır ve oyun bu şekilde oynanır. Aşşık oyunu, Türkmen yöresinin temel oyunlarındandır, o kadar önemli bir oyun olduğu şuradan da anlaşılıyor yöre insanın hemen hemen hepsi bu oyunu oynamıştır. Daha da ileri giderek “kiminle aşşık atıyorsun” sözü bölge kültürünün atasözleri arasına girmiştir. Bu oyun bu kültürün esas oyunlarındandır.

 

            Aşşık, havanların eklemleri arasından çıkan bir kemiktir, oradan çıkan kemik çocuklar arasında çok büyük bir değere sahiptir özenle temizlenir, düzenlenir ve başka değerli bir eşya ile takas edilir. Aşşık, altıgen şekilli bir kemik parçasıdır, bir tarafı düz diğer tarafı ise çukur ayrıca yan tarafları da çukurdur ve zar gibi bir kemik parçasıdır, aslında zarın bundan esinlenerek yapıldığı bile söylenmektedir. 

Zille

             Zille oyunu harman yerinde çocuklar bazen de yetişkinler tarafından 7-8 kişi ile oynanır. İlk önce ebe seçilir. 2-3 metre ileri holek adı verilen taş konur. Ebe seçilen kişi dikilen holugun yanında bekler. Herkes elindeki Yasti taşlarla holuğu devirmeye çalışır. holuğu deviren kişi “Çamuşum algaçmışım” diye taşını alır ve koşarak oradan uzaklaşır. Ebe onu yakalamaya çalışır. Yakalarsa ebelikten kurtulur. Yakalayamazsa tekrar ebe olur ancak çocuklar ona gıcıklık vermek veya cezalandırmak amaçlı yüksek sesle;

Anası içinde,

Halhalı kıçında,

Anasının tumanı,

Babasının kıçında. diye ebeyi huyladırlar. Bu şekilde oyun devam eder. 

Bip

              Bip, saklambaç oyununa benzer sadece ismi değişiktir. En az 5-6 kişiyle oynanır kişi sayısı arttıkça oyun daha da eğlenceli olur. İlk önce ebe belirlenir. Ebe seçilen kişi elini (mere) duvarına yaslar kolunun üzerine yüzünü kapatarak 50 veya 100’e kadar yüksek sesle sayar. Bu sırada diğer oyuncular saklanırlar. Ebe saymayı bitirince “Oldumu?” diye bağırır ve diğer oyuncuları bulmaya çalışır. Ebe gördüğü kişileri (mere) duvarına elini vararak “Bip” diye bağırır. Diğer oyuncular ebenin (mere) duvarından uzaklaştığını görünce ebe duvarına “Bip” diye dokunur. Ebe duvarına bip’leyen kişiler ebe olmaktan kurtulurlar. Aynı zamanda kendisi ile birlikte bir arkadaşını ebe olmaktan da kurtarır. Ebe birini bulduğunda o kişinin adını yüksek sesle söyler ve hızlı bir şekilde ebe duvarına ondan önce bip’lerse o kişi bip’lenmiş olur. Eğer ebe bir kişiyi görüp de onun adını yanlış söylerse diğer oyuncular saklandığı yerden çıkar ve "harika harika (yandı)" diye bağırırlar, oyun iptal edilir ve ebe olan kişinin anası olur yani tekrar duvara yaslanır oyun yeniden başlar. Bazen ebeyi yanıltmak için oyuncular birbirinin kıyafetlerini giyer ve ebeyi yanıltırlar.

Dol Dol Dol Başı

                Bu oyun 10 kişi ile oynanır. Oyun genelde harman yerinde 5 kişi yan yana oturur diğer 5 kişi ise 3-4 metre karşı tarafa oturur iki taraftan biri oyuna başlamak için aralarında seçim yapar. Oyuna başlayan taraftan bir aracı seçilir, seçilen kişi iki taraf arasında tek ayak sekerek "ebem bir kız isti" der.

Karşı Tarafın Sözcüsü: “Kızlar oduna gitti” diye cevap verir.

Aracı Kişi: Tekrar sekerek döner ebeye, Ebe; “Kızlar oduna gitmiş” der.

Ebe: Git söyle gelirsem odunlarını yakarım” der

Aracı Kişi: Tekrar döner ebem dedi ki; “Gelirsem odunlarını yakarım” der.

Karşı Tarafın Sözcüsü:  “Kızlar hamama gitti.” der.

Aracı Kişi: Tekrar döner; “Kızlar hamama gitmiş.” der.

Ebe: Git söyle “Gelirsem saçlarını başlarını yolarım.” der

Aracı Kişi: Tekrar döner ebem dedi ki; “Gelirsem saçlarını başlarını yolarım” dedi der.

En sonunda Karşı Tarafın Sözcüsü: “Seç beğen, al.” der.

Aracı kişi şu tekerleme ile “Dol dol dol başı, Oturmuş Hıyar başı” diye birini seçer ve eteğini veya gömleğini seçilen kişinin kafasına geçirir. Kendi tarafından birine işaret eder o kişi sessizce gelir seçilen kişinin kafasına kuvvetli bir şekilde vurur, sessizce gider yerine oturur ve yüz ifadesinden tanınmasın diye hep birlikte “Tapur tupur ekmek, Tapur tupur ekmek” diye ellerini yere vururlar. Kafasına vurulan kişi vuranı tanırsa vuran kişi bu tarafın safına geçer. Eğer bilemezse kendisi öbür tarafın safına geçer. Bu şekilde her hangi bir tarafın oyuncusu bitene kadar oyun devam eder.

Bu sitede yayınlanan her türlü bilgi , belge vb. materyallerin her türlü yayın hakkı saklıdır. Suriye Türkmenleri kültür ve sanat sitesi  yönetiminden izin alınmadan kullanılamaz. Aksi takdirde 5846 sayılı fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında yasaktır

 Kuruluş 2015

bottom of page